Düşük Karbonhidratlı Diyet Nedir, Nasıl Uygulanır?
Düşük karbonhidrat oranına sahip diyetler, kısa süre içerisinde özellikle fazla yağlarından kurtulmak isteyen kişilerin başlıca tercihleri arasında bulunuyor. Diyette karbonhidrat alımının sınırlandırılası ile vücudun enerji kaynağı kullanımı olarak yağ dokusunu kullanmaya yöneldiği görülür. Bu durum, düşük karbonhidratlı beslenen kişilerin kısa vadede yağ kaybı yaşamalarına ve beraberinde de vücutlarında gözle görülür bir incelme kaydetmelerini sağlar. Bu anlamda özellikle rafine şeker olarak nitelendirdiğimiz; ekmek, makarna, paketli gıdalar, reçel, meyve suları gibi besinlerin tüketimi bu diyette tamamen sınırlandırılmalıdır.
Düşük karbonhidratlı diyet listeleri incelendiğinde bazı durumlarda ketojenik diyet ile karıştırılabildiği görülür. Ketojenik diyette kişilerin yiyebileceği besinlerin miktarı ve çeşidi çok daha azdır. Düşük karbonhidratlı beslenme planlarında bazı fruktoz miktarı az olan meyvelerin, yulaf, çavdar, chia, kinoa gibi sağlıklı karbonhidrat çeşitlerinin az miktarda da olsa yer aldığı görülür. Fakat ketojenik diyette bu besinlerin çok az miktarda tüketimi bile yağ yıkımının başladığının göstergesi olan ketojenezin sonlanmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle diyabet hastaları, hipoglisemi hastaları gibi karbonhidrat yokluğu durumunda sağlık problemleri yaşayabilecek kişiler ve ketojenik diyeti uygulayamayacağını düşünen kişiler için düşük karbonhidratlı diyetler iyi bir alternatif olabilir.
Düşük karbonhidratlı diyetlerin ve ketojenik diyetlerin ana fikri, yağdan ve glikozdan elde edilen enerjilerin karşılaştırılmasıdır. 1 birimlik bir yağ hücresi vücutta 130 ATP’ye yani kullanılabilecek enerji miktarına dönüşürken, 1 birimlik glikozun yani karbonhidrat içeriğinin 35-40 ATP ortaya çıktığı biliniyor. Fakat bu hücrelerin enerji olarak kullanılabilmesi, öncelikli olarak vücutta dönüşüme uğramaları ile mümkün. Bu dönüşüm sırasında ise glikozun yağ hücresine oranla 10 kat daha fazla serbest radikal orta çıkardığı görülür. Bu durum fazla miktarda glikoz tüketiminin yağ tüketimine oranla vücutta çok daha fazla atık oluşturduğunu ortaya koyuyor. Böylelikle düşük miktarda ve sağlıklı karbonhidrat kaynaklarının bulunduğu, yağ ve protein oranlarının doğru oranda olduğu, karbonhidrat kaynaklarının proteinler ile desteklenerek kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olduğu kişiye özel hazırlanan beslenme planlarının sağlıklı bir şekilde kilo vermek isteyen kişiler için doğru bir alternatif olduklarını söyleyebiliriz.
Peki sağlıklı karbonhidrat kaynakları nelerdir? Bu soruya cevap olarak genellikle kinoa, chia, yulaf gibi besinler verilse de bilinenin aksine sebzelerde, meyvelerde, kuruyemişlerde hatta peynir, yoğurt gibi süt ve süt ürünlerinde bile karbonhidrat bulunur. Bu sebeple ekmek grubu olarak nitelendirdiğimiz pilav, makarna, hamur işleri gibi besinlerin hiç tüketilmediği günlerde dahi vücudunuza yeterli miktarda karbonhidrat alabilirsiniz. Fakat bu aşamada bir uzman yardımına ihtiyacınız olduğu bir gerçektir. Kişilerin kendilerine uygun şekilde ve miktarda bir beslenme planına sadık kalmamaları, ‘’low carb flu’’ adı verilen, grip benzeri semptomlar gösteren hastalığa sebep olabilir. Bu sebeple düşük karbonhidratlı beslenerek sağlıklı bir şekilde kilo vermek isteyen kişilerin bir beslenme uzmanı ile ilerlemeleri bu yolda en doğru seçenektir.