okula dönüş beslenmesi

ÇOCUKLARIN YEMEĞİNİ OKULDA YEMESİNİN ZARARLARI NELERDİR?

Okullarda ders zilleri çalmaya başladı. Bu zamanlarda çoğu anne baba çocukların okul başarısına odaklanırken okul beslenmesini es geçmektedir. Fakat çocukların başarı kaynağının iyi bir okul beslenmesinden geçtiğini unutmamalıyız. Okul çağı aynı zamanda çocukların beslenme alışkanlıklarının değiştiği ve yaşam boyu sürdürecekleri beslenme düzeninin temellerinin atıldığı bir dönemdir. 

Okulda Kötü Beslenmenin Nasıl Önüne Geçebiliriz!

Okul çağı çocukları büyüme ve gelişme çağında oldukları için mutlaka her besin grubunu dengeli bir şekilde tüketmesi gerekmektedir. Bu besin gruplarını et grubu, süt grubu, tahıl grubu ve meyve-sebze grubu olarak sıralayabiliriz. Hepimizin bildiği üzere okul kantinlerinde satılan gıdaların çoğu bu besin gruplarından uzak hatta tam tersi şeker içeriği çok yüksek, zararlı yağlar içeren ama bir o kadar da cezbedici görüntülere sahip paketli ürünlerden oluşmakta. Bu tür gıdalar çocukların ileriki yaşamlarında metabolik birçok rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamakta ve büyüme gelişmelerine zarar vermektedir. 

Tabii ki her gün her dakika çocukların okulda yedikleri yiyecekleri kontrol edemeyebiliriz. Çocuklar okulda çoğunlukla bu cezbedici paketli gıdalara yönelebilirler ya da yemekhanede çıkan yemeği beğenmeyip öğün atlayabilirler. Bu olasılıkların önüne geçmek için çocuklarınıza kendi hazırladığınız besinlerden oluşan bir beslenme çantası hazırlayabilirsiniz. Beslenme çantasında tamamen çocuğunuzun zevkine ve sevdiği besinlere yönelebilirsiniz. Bir kefir ve tam buğday ekmeği ile yapılmış bir sandviç, yine çocuğunuzun sevdiği kuruyemiş çeşitlerinden yanına taze meyve ve kuru meyveler ile destekleyerek ara öğünlerini sağlıklı hale getirebilirsiniz. Ayrıca gün içerisinde çabuk acıkıp paketli gıdalara yönelmelerini engellemek için çocukları okula göndermeden önce mutlaka kahvaltı alışkanlığı kazandırmalısınız. Sabah yapılan güçlü bir kahvaltı gün içerisinde çocuğu zinde tutar ve okul performansını arttırır. Akşam yemeğini ise okulda çıkan öğle yemeğine bakarak ayarlayabilir ve çocuklarınızın dengeli beslenmesini sağlayabilirsiniz. 

Beslenme eğitimi ile çocuklara doğru beslenmeyi öğretin!

Çocukların her zaman ne yediğini takip edemezsiniz fakat onlara evde beslenme eğitimi vererek doğru beslenme alışkanlığı kazandırabilirsiniz. Sağlıklı beslenme aile içerisinde anne-babanın rol modelliği ile  başlar ve öğrenilir. Okul başlangıcı ile birlikte bu beslenme alışkanlıkları gelişir ve değişir. Bu sebeple ev ortamında hangi besinlerin onlara iyi geleceğini, hangi besinlerin zararlı olduğunu ve sağlıklı bir şekilde nasıl büyüyeceklerini anlatarak doğru beslenme alışkanlığı kazandırmayı öğretmelisiniz. Fakat öğretirken çocuklarınıza zorlama ve cezalandırma yöntemi uygulamadan tam tersi onlara sağlıklı beslenmeyi sevdirerek eğlenceli bir şekilde bu alışkanlığı kazandırmalısınız. Son olarak sizler de bunun yaşam boyu süren doğal bir süreç olduğunu unutmamalısınız. 

Herkese sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.. 😊

bağırsak sendromu

GEÇİRGEN BAĞIRSAK SENDROMU NEDİR?

Geçirgen Bağırsak Sendromu Nedir?

Geçirgen bağırsak sendromu farklı sebeplerle ortaya çıkan bir sindirim sorunudur. Normal şartlarda bağırsağımızda bulunan sıkı bağlar, sadece sindirilmiş besinlerin, mineral ve vitaminlerin geçişine izin veriyor. Bu sıkı bağlardaki açılmanın yaşanması durumunda ise geçirgen bağırsak sendromu olarak tanımlanan durum ortaya çıkıyor. Bu bağların açılmasıyla birlikte toksinler, mikroplar, sindirilmemiş yiyecek parçaları gibi istenmeyen maddeler kan dolaşımına geçmiş oluyor. Kan dolaşımına geçen bu maddeleri tanımayan bağışıklık sisteminin bu maddelere saldırıyor ve sonucunda vücut kendi kendine zarar vermiş oluyor.

Geçirgen Bağırsak Sendromunun Tanısı Nasıl Konulur? Geçirgen Bağırsak Sendromu Nasıl Anlaşılır?

Kabızlık, şişkinlik, ishal gibi sorunlarınız varsa bu durum bir bağırsak hastalığının habercisi olabilir. Bunlar saptanması kolay kısımlardır. Hiçbir bağırsak sorunu olmadığı halde alerji, egzama, depresyon, anksiyete, hiperaktivite, yorgunluk, hashimato, eklem ağrısı, romatoid artrit, fibromiyalji ve ürtiker de bağırsak hastalıklarının belirtileri arasında yer almaktadır. Hiçbir bağırsak sorunu yaşamasanız bile bu hastalıklar için bağırsak kontrolü şart.

Doğal Beslenme Tedavi İçin Olmazsa Olmaz!

Geçirgen bağırsak sendromunun tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu ve öncelikle hastalığa sebep olan nedenlerin tespit edilerek ortadan kaldırılması gerektiğinin farkına varmalıyız.

Doğal beslenme, geçirgen bağırsak sendromu tedavisinde oldukça önemlidir. Doğal olmayan besinleri tüketirsek; fazla tarım ilacı, ağır metal ve benzeri zararlı bileşene maruz kalabilir ve bu maruziyet sonucunda bağırsak duvarına zarar verebiliriz.

Geçirgen bağırsak sendromu aşağıdaki 4 yiyecek ve takviyeyle iyileştirilebilir:

Fermente süt ürünleri: Bağırsakların iyileşmesine yardımcı olabilecek hem probiyotikleri hem de kısa zincirli yağ asitlerini içerir. Kefir, ev yoğurdu, ekşi krema en iyileridir.

Kemik suyu: Kolajen ve hasarlı hücre duvarlarını iyileştirmeye yardımcı olabilecek amino asit, proline, glisin ve glutamine içerir. Geçirgen bağırsakların iyileşmesine ve otoimmün hastalığı iyileştirmeye yardımcı olması için kemik suyu tüketimini tavsiye edebilirim. Tadını sevmeyenler de çorbaları kemik suyu ile pişirirler ise kemik suyunun tadını almayacaklardır.

Fermente sebzeler: Bağırsak PH’ını ve bağırsağı destekleyen probiyotikleri dengeleyen organik asitler içerir. Sebze ile yapılan tüm turşu çeşitleri fermente sebzelere en iyi örnektir. Fermente sebzeler floranın “Lactobacillus acidofillus” kısmını üretirler. 

Hindistan Cevizi Yağı: Hindistan cevizinde bulunan MCT’ler (orta zincirli yağ asitleri) diğer yağ asitlerinden daha kolay sindirilebilmektedir, böylece geçirgen bağırsağı en iyi şekilde onaran yağ asitleridir. Günlük tüketimde türk kahvemizin veya omletimizin içine 1 tatlı kaşığı koyarak rahatlıkla tüketebilirsiniz.

Tüm bunların dışında omega-3 içeren anti-inflamatuar (iltihapla savaşan) gıdalar da geçirgen bağırsağı tamir etmek için en yararlı gıdalardır. En iyi omega-3, balıklar başta olmak üzere en çok uskumru, deniz ürünleri ve keten tohumunda bulunmaktadır.

Son olarak böyle bir bağırsak rahatsızlığınız olduğunu düşünüyorsanız mutlaka doktora sonrasında da bir beslenme uzmanına danışmanızı tavsiye ederim. Hepinize sağlıklı günler.. 😊

tatil sonrası sağlıklı beslenme

TATİL SONRASI SAĞLIKLI YAŞAMA DÖNÜŞ

Tatil sezonu bitti şimdi sıra sağlıklı yaşama adım atmakta!

Yaz tatili boyunca kiminiz arkadaşlarınızı, kiminiz açık havada geçirilen zamanları bahane ederek sağlıklı beslenmeyi ve egzersizi bir kenara bırakmış olabilirsiniz. Sezon boyunca istemeden atlanan öğünler, alınan kilolar sizleri strese sokmasın! 

Kendi kendinize sağlıklı bir yaşam tarzına adım atmak oldukça basit! Gelin hep birlikte sağlıklı yaşama ilk adımı atmak için neler yapabileceğimize bakalım: 

  • Asla sağlıklı yaşama geçmek için pazartesileri beklemeyin!

İlk olarak kesinlikle sağlıklı yaşamı dönemsel düşünmeyin. Bu sağlıklı yaşam yolculuğunu yaşam tarzınız haline getirmeli ve zorunluluk olarak görmekten vazgeçmelisiniz.

  • Yemek yerken odağınız yediğiniz yiyeceklerde olsun!

Bilinçsiz tüketimi önlemek ve porsiyon kontrolünü sağlamak için yemek yerken televizyon, telefon gibi dikkat dağıtıcı aktivitelerden kaçının.

  • Ne olursa olsun öğün atlamamaya çalışın!

Atlanan her öğün bir sonraki öğününüzde daha çok karbonhidratlı gıdalara yönelmenize sebep olacaktır.

  • Su içmeyi gün içerisinde kendinize hatırlatmayı unutmayın!

Vücut ısısının dengelenmesi, metabolizmanın devamı ve vücuttan zehirli atık maddelerin atılması için su çok önemlidir. Bu yüzden sağlıklı bir yaşamın başlangıcı olarak gün içerisindeki su tüketim miktarınızı 2,5-3 lt ye çıkartmaya çalışın.

  • Beslenmenizdeki yağ tüketimini azaltın!

Günlük beslenmenizde margarin, tereyağ gibi katı yağlardan uzak durun. Zeytinyağını günlük beslenmenize dahil edin.

  • Sağlıklı pişirme yöntemlerini tercih edin!

Yemeklerinizi hazırlarken kızartma yerine ızgara, haşlama, buharda ve fırında pişirme yöntemlerini kullanın.

  • Dışarıdan aldığınız paketli gıdalara sınırlama getirin!

Paketli gıdalar hem kilo aldırıcı hem de hastalıklara yatkınlığı arttırıcıdır. Kesinlikle paketli abur-cuburları tüketmeyin!

  • Meyve-Sebze tüketiminizi arttırın!

Mevsim meyvelerini ve sebzelerini öğünlerinize bolca ekleyip posa alımınızı arttırmaya çalışın.

  • Yediklerinizi yazın!

Gün içerisinde hangi besini fazla tükettiğinizi görmek, hangi besin ögesinden eksik kaldığınızı fark etmenize yaracak bir yöntem olarak gün sonunda yediklerinizi yazabilirsiniz. Böylece beslenme düzeninizdeki hataları fark ederek düzenlemeye başlayabilirsiniz

  • Egzersizi ihmal etmeyin! 

Son olarak sağlıklı yaşam denince akla ilk gelen egzersizi günlük rutinlerinize ekleyin. Egzersiz günün stresini atmanıza yardımcı olacak ve mutluluk hormonu salgılamanızı sağlayacaktır.

AŞIRI TUZ TÜKETİMİNİN ZARARLARI

Hepimizin bildiği gibi tuz uzun yıllardan beri lezzet verici özelliği sebebi ile besin hazırlamada kullanılmaktadır. Tuz yapısındaki sodyum sayesinde vücudumuzun sıvı ve elektrolit dengesini sağlar ve kan basıncımızın düzenlemeye yardımcı olur. 

Tuzun günlük tüketim miktarının, günümüzde tavsiye edilen miktarın çok ama çok üzerinde olduğunu biliyor muydunuz?

Tuz tüketimimiz günlük 2300 mg sodyumu yani 6 gr tuzu (1 çay kaşığı tuza denk gelmektedir) geçmemelidir. Yapılan çalışmalara göre ülkemizde günlük tuz tüketimi 18 g’ın üzerinde bulunmuştur.

Peki fazla tuz tüketiminin vücudumuza ne gibi etkileri olmaktadır?

  • Kalp ve damar hastalıkları riskini arttırır.
  • Mide rahatsızlıklarına yol açabilir.
  • Kemik sağlığınızı olumsuz yönde etkiler. Erken yaşta kemik erimesine (osteoporoz) sebep olabilir.
  • Fazla tuz alımı ile birlikte böbreklerin yükünün artması sebebiyle böbrek yetmezliğine kadar giden sonuçlar ile karşılaşabiliriz.

Tuz tüketiminizi basit şeyleri alışkanlık haline dönüştürerek kolayca sağlayabilirsiniz.

  • Mesela; Tuzu azaltılmış ya da tuzsuz yiyecekleri satın almaya özen göstererek, yapılan yemeklere farklı baharatlar ile lezzet katmayı deneyerek hatta en basit yöntem ile sofralarımızdaki tuzluğu kaldırarak bile günlük tuz tüketiminizi azaltmaya yardımcı olabilirsiniz.

Sağlıklı günler dilerim.. 😊

YAZ AYLARININ VAZGEÇİLMEZ LEZZETİ ‘DONDURMA’

Dünyada en çok sevilen tatlıların başında dondurma gelmektedir. Günümüzde de büyük küçük herkesin damak zevkine uygun çeşit çeşit dondurmalar üretilmektedir. Yapılan araştırmalara göre Dünyada en çok sade dondurma üretilmektedir. 

Dondurmanın; çikolata, kurabiye, meyve ve meyve parçacıkları, fındık, fıstık ve ceviz gibi kuruyemişlerle çeşitlendirilmiş, yağı azaltılmış veya tamamen alınmış sütten yapılmış, süt yağları yerine bitkisel veya diğer hayvansal yağlardan yararlanarak hazırlanmış, kalp damar ve şeker hastaları için özel formülle edilmiş dondurmalar ve hemen tüketilmesi gereken yumuşak dondurmalar da çeşit olarak piyasada yer almaktadır. Dondurmayı muhteşem lezzetinin yanı sıra kalsiyum ve protein başta olmak üzere içerdiği B1, B2 ve B12 vitamini, A vitamini, magnezyum ve fosfor gibi pek çok vitamin ile mineraller sayesinde en sağlıklı tatlılardan biri olarak nitelendirebiliriz. 

Peki yediğiniz dondurmanın içeriği nedir?

Dondurmanın yapım aşamasında; süt, sütün yağsız kuru maddesi, şeker, stabilizatör, emülgatör, bitkisel yağ ve/veya süt yağı, çeşidine göre çikolata, kakao, meyve, fındık/fıstık, karamel gibi besinler, sahlep, doğal ve doğala özdeş aromalar kullanılmaktadır.

Hadi gelin çok sevdiğimiz dondurma çeşitlerini karşılaştırıp en sağlıklısına karar verelim!

Bu sıcak günlerde canı dondurma isteyen ama kalorisi düşük olsun isteyenler için; Evde de rahatça yapabileceğiniz yağ içermediği için diğer dondurma çeşitlerine göre daha hafif ve düşük kalorili bir yaz tatlısı. Neden mi bahsediyorum? Tabiki “Sorbe”. 

Gün içerisinde 1 porsiyon (25g) Sorbe tükettiğinizde alacağınız sadece 35 kalori olacaktır.

Ne olursa olsun sütlü dondurmadan vazgeçemem diyenler için ise; 

Yediğiniz 1 porsiyon kupta sade dondurma (2 top dondurma) 208 kaloridir.

Benim önerim dondurmayı dışarıda tüketecekseniz light olarak üretilen sade dondurmaları tercih etmeniz. Böylece yağı ve şekeri azaltılmış, çok daha düşük kalorili bir seçim yapmış olursunuz. Fakat nasıl olsa light dondurma tüketiyorum diye, üstüne karamel veya çikolata sos, krema, fındık ya da fıstık parçacıkları eklettirirseniz. Masum gözüken dondurmanızın kalorisi en az 75- 100 kalori artacaktır!

Gelin bir de çikolata ile kaplanmış dondurmanın kalorisinde nasıl bir değişiklik oluyor bakalım. 

Masum görünen dondurmayı çikolata kaplı olarak tükettiğimizde eğer hazır ve paketli olarak tercih ederseniz bir çubukta alacağınız 325 kalori olacaktır. Fakat almış olduğunuz kalori dışında vücudunuza katkı maddeleri, ağır yağ, krema ve koruyucu birçok zararlı maddeyi de beraberinde almış oluyorsunuz! Bu yüzden kesinlikle paketli dondurmaları tüketmemelisiniz. Dondurma seçimi yaparken gerçekten süt ile hazırlanmış taze dondurmaları tercih etmelisiniz.

Peki dondurmayı tükettim zamanınız ve miktarınız ne olmalı?

Dondurma yaz aylarında sağlıklı bir ara öğün alternatifi olabilir. Eğer yeterli ve dengeli beslenip, egzersize gereken önemi veriyorsanız dondurma tüketmenizde hiçbir sorun olmayacaktır.  Dondurma haftada 2 kez günlük diyete eklenebilir. Burada önemli olan tüketilen besinin sıklığının ve miktarının ayarlanarak günlük diyete konmasıdır. 

Eğer ara öğününüz yerine dondurmayı tüketecekseniz:

2 top light dondurma= 1 porsiyon meyveye,

2 top normal (sade) dondurma= 1 su bardağı süt + 1 porsiyon meyveye eşdeğerdir.

Hepinize sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.. 😊