ülser

ÜLSER

Mide ülseri nedir?

Mide ülserleri mide zarında ağrılı yaralardır. Mide ülseri, bir tür peptik ülser hastalığıdır. Peptik ülserler, hem mideyi hem de ince bağırsakları etkiler. Mide ülserleri, midenizi sindirim sıvılarından koruyan kalın mukus tabakası azaldığında ortaya çıkar. Mide ülserleri kolaylıkla tedavi edilebilir, ancak uygun tedavi olmaksızın şiddetli hale gelebilir.

Mide ülserlerine ne sebep olur?

Helicobacter pylori (H. pylori) bakterisi ile enfeksiyon, aspirin, ibuprofen veya naproksen gibi nonsteroid antiinflamatuar ilaçların (NSAID’ler) uzun süreli kullanımı, Nadiren, Zollinger-Ellison sendromu olarak bilinen bir durum vücudun asit üretimini artırarak mide ve bağırsak ülserlerine neden olabilir. Bu sendromun tüm peptik ülserlerin yüzde 1’inden daha azına neden olduğundan şüpheleniliyor.

   Geçmişte diyetin ülsere neden olabileceği düşünülüyordu. Artık bunun doğru olmadığını biliyoruz. Ayrıca, yediğiniz yiyeceklerin mide ülserine neden olmayacağını veya tedavi etmeyeceğini biliyoruz, ancak sağlıklı beslenmenin ülser semptomlarını iyileştirmeye fayda sağlayabileceğini de biliyoruz. Genel olarak, bol miktarda meyve, sebze ve lif içeren bir diyet uygulanmalı. Bununla birlikte, bazı yiyeceklerin H. Pylori’yi ortadan kaldırmada rol oynaması mümkündür. H. Pylori ile savaşmaya veya vücudun kendi sağlıklı bakterilerini artırmaya yardımcı olabilecek yiyecekler; brokoli, karnabahar, lahana ,turp, ıspanak ve yapraklı yeşillikler. Probiyotik açısından zengin besinler olarak lahana turşusu, kombu çayı ve yoğurt oldukça faydalıdır. Meyvelerden elmalar, yaban mersini, ahududu, çilek ve böğürtlen sayılabilir. Ek olarak, mide ülseri olan kişilerde asit reflü hastalığı olabileceğinden, ülser iyileşirken baharatlı ve ekşi yiyeceklerden uzak durmak iyi bir fikirdir.

tiroid

TİROİD

Tiroid, boyunda adem elmasının hemen altında bulunan küçük, kelebek şeklinde bir bezdir. Endokrin sistem adı verilen karmaşık bir bez ağının parçasıdır. Endokrin sistem, vücudunuzun birçok aktivitesini koordine etmekten sorumludur. Tiroid bezi, vücutta metabolizmyı düzenleyen hormonlar üretir.

    Tiroid bezlerinden çok fazla hormon üretildiğinde (hipertiroidizm) veya yeterli olmadığında (hipotiroidizm) birkaç farklı bozukluk ortaya çıkabilir.

Hipertiroidizm

Hipertiroidizmde tiroid bezi aşırı aktiftir. Çok fazla hormon üretir. Hipertiroidizm, kadınların yaklaşık yüzde 1’ini etkiler. Erkeklerde daha az yaygındır.

Aşırı tiroid hormonu üretiminin yol açtığı semptomlar; huzursuzluk, sinirlilik, kalp atışı, artan terleme, titreyen, kaygı, uyku problemi, kırılgan saç ve tırnaklar, kas güçsüzlüğü, kilo kaybı, şişkin gözler (Graves hastalığında). 

Graves hastalığı

 Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en yaygın hipertiroidizm nedenidir ve yaklaşık 200 kişiden 1’ini etkiler. Graves, vücudun bağışıklık sistemi yanlışlıkla tiroid bezine saldırdığında ortaya çıkan bir otoimmün bozukluktur. Bu, bezin metabolizmanın düzenlenmesinden sorumlu olan hormonu aşırı üretmesine neden olabilir.

Hipertiroidizm ve Beslenme

  • İyot, tiroid hormonlarının yapımında önemli bir rol oynar. Düşük iyotlu diyet, tiroid hormonlarının azaltılmasına yardımcı olur. Turpgillerden sebzeler ve diğer türler, tiroidin iyotu doğru şekilde kullanmasını engelleyebilir.
  • Demir, tiroid sağlığı dahil birçok hayati bedensel işlev için önemlidir. Diyetinize bol miktarda demir almalısınız; kuru fasulye, yeşil yapraklı sebzeler, mercimek, fındık.
  • Selenyum açısından zengin besinler tiroid hormon seviyelerini dengelemeye ve korumaya yardımcı olabilir. Selenyumun iyi besin kaynakları şunları içerir: Brezilya fındığı, kuskus, mantar, çay, sığır eti ve kuzu eti sayılabilir
  • Çinko, bağışıklık sisteminizi ve tiroid seviyelerinizi dengede tutar. Çinko kaynakları olarak sığır eti, nohut, kakao tozu, kaju fıstığı, mantar ve kabak çekirdeği sayılabilir.
  • Hipertiroidizm, zayıf ve kırılgan kemiklere neden olur. Kemik kütlesi tedavi ile eski haline getirilebilir. Sağlıklı kemikler oluşturmak için D vitamini ve kalsiyum gereklidir. Kalsiyum açısından zengin besinler şunları içerir: ıspanak, kara lahana, kuru fasülye, lahana, bamya sayılabilir. 
  • Sağlıklı yağlar, iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir. Bu, tiroid sağlığının korunmasına ve tiroid hormonlarının dengelenmesine yardımcı olur. Süt içermeyen yağlar, düşük iyotlu diyette önemlidir. Keten tohumu yağı, zeytin yağı, Avokado yağı, hindistancevizi yağı, ayçiçek yağı, Avokado, tuzsuz fındık ve tohumlar bunlara önerk olarak verilebilir.
  • Bazı baharatlar ve şifalı bitkiler, tiroid fonksiyonunu korumaya ve dengelemeye yardımcı olmak için anti-enflamatuar özelliklere sahiptir.
  • Hipertiroidiniz varsa kaçınılması gereken yiyecekler; fazla iyot tüketimi, soya, kafein ve gluten.

Hipotiroidizm

Hipotiroidizm, hipertiroidizmin tam tersidir. Tiroid bezi yetersiz çalışır ve hormonlarından yeterince üretemez. Az tiroid hormonu üretimi bazı semptomlara yol açar; yorgunluk, kuru cilt, soğuğa karşı artan hassasiyet, hafıza problemleri, kabızlık, depresyon, kilo almak, zayıflık, yavaş kalp atış hızı, koma. 

Hipotiroidizmi olan kişiler genellikle daha yavaş bir metabolizmaya sahiptir. Araştırmalar, aerobik egzersizin tiroid hormon seviyenizi artırmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor. Ek olarak, daha fazla protein yemek metabolizmanızı hızlandırmaya yardımcı olabilir. Araştırmalar, iyot, selenyum ve çinkonun özellikle hipotiroidizmi olanlar için faydalı olduğunu gösteriyor. 

Hipotiroidizmi olan kişiler işlenmiş gıdalardan ve selenyum ve çinko gibi takviyelerden kaçınmalıdır (bir sağlık hizmeti sağlayıcısı size bunları almanızı tavsiye etmedikçe)..Tiroid fonksiyonunu etkileyebilecek diyet maddeleri arasında guatrojen bulunur. Guatrojenik besin olarak Çin lahanası, karnabahar, brokoli, kara lahana, brüksel lahanası, turp, lahana, ıspanak, şalgam, mısır, şeftali, yer fıstığı, armut, çam fıstığı, çilek, tatlı patates, badem, böğürtlen, soya sütü, tofu ve soya fasulyesi sayılabilir.

Haşimato Tiroidi

Haşimato tiroidi, kronik lenfositik tiroidit olarak da bilinir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 14 milyon Amerikalıyı etkileyen hipotiroidizmin en yaygın nedenidir. Her yaşta ortaya çıkabilir, ancak en çok orta yaşlı kadınlarda görülür. Hastalık, vücudun bağışıklık sistemi yanlışlıkla saldırdığında ve tiroid bezini ve hormon üretme yeteneğini yavaş yavaş yok ettiğinde ortaya çıkar. Belirtiler; yorgunluk, depresyon, kabızlık, hafif kilo alımı, kuru cilt, seyrelmiş saç, kabarık yüz, ağır ve düzensiz adet kanaması, soğuğa tahammülsüzlük, büyümüş tiroid veya guatr. 

Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri, antikor düzeylerini önemli ölçüde düşürebilir, tiroid işlevini iyileştirebilir ve Hashimoto hastalığının neden olduğu semptomları azaltabilir. Glütensiz beslenmek, süt ürünlerinden kaçınmak ve anti-inflamatuar bir diyet uygulamak, Hashimoto hastalığının semptomlarını iyileştirebilecektir.

Guatr

Guatr, tiroid bezinin kansersiz büyümesidir. Dünya genelinde guatrın en yaygın nedeni diyetteki iyot eksikliğidir. Araştırmacılar guatrın dünya çapında iyot eksikliği olan 800 milyon kişiden 200 milyonunu etkilediğini tahmin ediyor.

Tiroid nodülleri

Tiroit nodülü, tiroit dokusu içinde oluşan farklı yapıda ve değişik büyüklüklerde olabilen anormal yumrular veya kitlelerdir. Bunların büyük kısmı zararsız ve iyi huyludur.

Nodüller genellikle çıplak gözle görülebildikleri 2 cm çapa ulaşıncaya kadar fark edilmezler. Yüzde 5-10 oranında ise kanser riski taşırlar. Tiroid nodülleri tek başına bir sorun olabileceği gibi, başka hastalıklara bağlı olarak da ortaya çıkabilir.

uyku ve beslenme ilişkisi

UYKU – BESLENME İLİŞKİSİ VE KİLO ALIMI ÜZERİNE ETKİLERİ

UYKU NEDİR?

Uyku; bilincin geçici kaybolması, organik faaliyetlerin özellikle sinir duyusunun ve istemli kas hareketlerinin azalmasıyla ortaya çıkan normal, geçici, periyodik ve psikofizyolojik bir durumdur.

Uyku ve dinlenme sürecinin canlıların yaşamlarında önemli bir yeri olduğu ortaya konmuştur.

Uykunun oluşumu ve düzeni için en kabul gören nöroanatomik model; kolinerjik (asetilkolin v.b) ve monoaminerjik (seratonin, epinefrin, norepinefrin dopamin v.b) nöronlar arasındaki iki taraflı baskılayıcı ilişkileri içeren modeldir.

DERİN UYKU

Derin uykunun özelliği büyüme hormonu salgılanmasındaki artıştır. Bu artışla birlikte protein sentezi artmakta, metabolizma yavaşlamakta, kardiyovasküler ve solunum sistemindeki fizyolojik aktivitelerde genel olarak azalma dikkat çekmektedir. Bu nedenle bu döneme “anabolik dönem”de denmektedir. Derin uyku dönemi yeterince olmadığı zaman, insanlar dinlenemediklerini ve sabah yorgun kalktıklarını belirtmektedirler. Günlük olarak yeterli miktarda ve sağlıklı bir uyku, vücudumuzun ve beynimizin düzgün çalışmasını sağlar. İyi bir gece uykusunun, hafızayı, karar verme yetisini ve yaratıcılığı geliştirdiği kanıtlanmıştır.

NEDEN UYKUYUSUZLUK YAŞIYORUM ;

  • Stres, depresyon, anksiyete
  • Kötü beslenme
  • Tıbbi hastalıklar
  • İlaçlar
  • Uyku bozuklukları
  • Öfke, keder ve endişe
  • Kişilik bozuklukları ve travmalar gün içindeki uyku kalitemizi etkileyen başlıca etmenler arasındadır.

DÜZENLİ BİR UYKU İÇİN ;

  • Düzenli egzersiz yapın
  • Gün ışığını kaçırmayın
  • Su tüketiminize dikkat edin
  • Bitki çayı tüketiminizi arttırın
  • Stresle mücadele edin
  • Kafein tüketimini azaltın
  • Uyku öncesi bitki çayı tüketin
  • Doktorunuza danışın

UYKUNUN KİLO ALIMI İLE İLİŞKİSİ

  • Az uyku uyumak, açlık hormonunun artışına sebep oluyor.

Yapılan araştırmalara göre yeteri kadar uyumayan bireylerde, açlık hormonu adı verilen ve iştahı arttıran ghrelin hormon seviyelerinin arttığı diğer yandan ise tokluk hormonu adı verilen leptin seviyelerinin azaldığını gösterilmiştir.

  •  Uyumadığımızda, yemek yemek için daha fazla zamanımız kalıyor.

Geç saatlere kadar ayakta kalan insanların, geceyi uyuyarak geçiren insanlara göre, yemek yemek için çok daha fazla zamanları var. Bu da yanlış besin tercihlerine, atıştırmalıklarda ve kalorili besinlerin tüketiminde artışa sebep oluyor.

  • Sağlıksız besinlere yönelim artıyor.
  • Fiziksel aktiviteyi azaltıyor.

Yeterli uyku alamayan insanlar gün içinde daha yorgun oluyor. Bu da fiziksel aktivite için isteksizliğe sebep oluyor.

  • “Vücut ısısını düşürüyor.”

Laboratuar çalışmalarında az uyuyan kişilerin vücut ısılarının düştüğü belirlendi. Bu düşüş, enerji harcamasının azalmasına sebep oluyor

TAKVİYELER;

  • Melatonin, vücut tarafından doğal olarak üretilen bir hormondur ve vücudun uykuya ihtiyacı olduğunu gösterir. Bu hormonun vücuda salınım döngüsü sabahları düşük ve geceleri yüksek olur. Ancak takviye için mutlaka doktora danışmak gereklidir. Buna ek olarak ;
  • Magnezyum, insan vücudu için çok önemli bir mineraldir. Zihni ve vücudu sakinleştirmeye yardımcı olarak uykuya dalmayı kolaylaştırabilmektedir. Araştırmalar, magnezyumun rahatlatıcı ve sakinleştirici etkisinin melatonin döngüsünün düzelmesine yardımcı olduğunu ve böylece uykunun belli bir düzene oturduğunu göstermektedir

UYKUSUZLUK İÇİN HANGİ BİTKİ ÇAYLARINI TÜKETMELİYİM?

NANE ÇAYI

Yatmadan önce bir bardak nane çayı içmek özellikle mide problemleri yaşayan ve bu sebeple uykusuzluk çeken kişilere çok yardımcı olacaktır. Nanenin mide yatıştırıcı etkisi reflü , asitli reflü gibi mide rahatsızlıklarını azaltacak ve uykuya dalmayı kolaylaştıracaktır.

KAFEİNSİZ YEŞİL ÇAY

Yeşil çay, birçok farklı bitkinin yapraklarından oluştuğu için geniş bir lezzet profiline sahiptir. Antioksidanlarla dolu bu çay, sakinleşmenize yardımcı olurken aynı zamanda kanser gibi ciddi bir hastalığın riskini de azaltır.

PAPATYA ÇAYI

Sakinleştirici etkisi sayesinde yatmadan önce içildiğinde sakinleştirici etkisi ile hem kaygıyı ve stresi azaltacak hem de uykunun olması gerektiği gibi derin ve sağlıklı olmasına yardımcı olacaktır. İçeriğindeki alfa bisabolol ve azulene sebebiyle ülser, mide yanması gibi mide rahatsızlıklarına karşı iyi geliyor. Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta ise ; papatya çayını güvenilir yerlerden almaktır.

LAVANTA ÇAYI

Sağlığa birçok faydası olan lavanta çayı, iyi bir uykunun da ilacı , özellikle kronik uykusuzluk çekenler için idealdir.Sinirsel hastalıklara ve depresyona karşı da doğal ilaçtır. Bağırsak ve midede ortaya çıkan sindirim sistemi bozukluklarına karşı iyileştiricidir. Bir bardak lavanta çayı hem kaslarınızı gevşetecek hem de sizi arındırıcı bir uykuya hazırlayacaktır.

MELİSA ÇAYI

Vücutta sakinleştirici etki yaratır. Uyku problemlerini en aza indirip rahat bir uyku uyumanıza yardım eder. Stresli ve gergin dönemlerinizde rahatlatıcı etkisi vardır. Sindirimi hızlandırması sayesinde kilo vermeye de yardımcı oluyor.

şarap türleri ve besin değerleri

ŞARAP TÜRLERİ, FAYDALARI VE KARŞILAŞTIRMALARI

ŞARAP NEDİR?

Şarap; üzümün fermente edilmesiyle üretilen alkollü bir içecektir. Üzüm şarabı;  kırmızıbeyaz veya pembe(rose)rengine sahip olabilir. Şarap yapımında kullanılan üzüm, içerisindeki polifenol, antosiyanin gibi maddelerin doğal antioksidan olması sebebiyle beslenmede önemli bir yere sahiptir..

KIRMIZI VE BEYAZ ŞARAP ARASINDAKİ FARKA GÖZ ATALIM

Kırmızı şarap, tanenler ve resveratrol gibi kabukta bulunan bitki bileşiklerinden zengindir.
Beyaz şarapta ise tanenler ve resveratrol içeriği kırmızı şaraba göre daha düşük miktarda bulunur. Rose şaraptaki polifenollerin, özellikle de flavonoidlerin oksidasyonu, şarabın renginde esmerleşmeye sebep olabilir. Depolama sırasında pembe şarabın rengini korumak amacıyla polivinil polipirolidon (PVPP) kullanılabilir. Bu madde ise şarapta bulunan polifenolleri absorbe ederek miktarlarını azaltır, bu da antioksidan etkisinde azalmaya sebep olabilir.

Kırmızı, beyaz ve rose şarap arasındaki besin değerleri farkına bakacak olursak ;

KIRMIZI ŞARAP ;  125 kalori , 4 g karbonhidrat 1 g şeker , 

BEYAZ ŞARAP ; 121 kalori , 4 g karbonhidrat 1 g şeker

ROSE ŞARAP ; 107 kalori , 3,7 g karbonhidrat içeriğe sahiptir.
 
Genel olarak ; Kırmızı şarap , Beyaz şaraba göre daha yüksek vitamin ve mineral içeriğine sahip olmakla birlikte, daha keskin bir tada sahiptir. Aynı zamanda beyaz şarabın kalorisi kırmızı şaraba göre daha düşüktür. En düşük kalorili şarap olarak ise rose ( pembe şarap ) diyebiliriz. 

Gelin Faydalarına Göz Atalım;

KIRMIZI VE ROSE ŞARABIN FAYDALARI

  • Kalp Hastalık Riskini Azaltmaya Yardım edebilir

Araştırmalar, kırmızı şarap içmenin kardiyovasküler sistem üzerinde koruyucu bir etkisi olabileceğini bulmuştur.

Bunun sebebi şarapta antioksidan ve antienflamatuar etkilere sahip bileşiklerin bulunmasıdır. Bu da kalp hastalığı riskini azaltmaya yardımcı olur.

  • “İyi” HDL Kolesterolü Arttırmaya Yardım edebilir
  • Beyin Gerilemesini Yavaşlatabilir
    Birkaç araştırma, kırmızı şarap içmenin yaşla ilişkili zihinsel düşüşü yavaşlatabileceğini öne sürmüştür.

Resveratrol’ün Diğer Faydaları

  • Eklem ağrısını dindirir: Kıkırdakların hasar görmesini engeller.
  • Diyabete yardımcı olur: İnsülin duyarlılığını arttırır.

Bununla birlikte porsiyon kontrolü bizim için önem taşımaktadır.Fazla tüketilen şarap, diğer tüm besinler gibi vücudumuzda yan etkilere sebep olabilmektedir. 


Şarabın Dezavantajları ve Tüketim Miktarı

  • Dünya Sağlık Örgütü (WHO) haftada beş gün, günde en fazla iki birim önerir.
  • Fazla miktarda tüketmek organ hasarı, bağımlılık ve beyin hasarına neden olabilir.
    Çok fazla tüketim, bağışıklık sisteminizi zayıflatabileceği için bulaşıcı hastalıkları tedavi etme riskinizi de artırabilir.
  • Birden fazla kanser türü geliştirme riski de taşımaktadır.

Hangi Şarap Daha Sağlıklı?

Eğer faydalarına bakıcak olursak, kırmızı şarabın faydaları beyaz şaraba göre oldukça fazladır. Ancak kalori kısıtlaması yapıyorsanız rose şarapta tercih edebilirsiniz.

sirozda beslenme

SİROZDA BESLENME

Siroz, karaciğerdeki normal dokunun bozularak yara dokusu haline gelmesiyle gelişen ilerleyici bir hastalıktır. Hepatite, ilaç ve toksik maddeye veya alkole bağlı olarak gelişebilmektedir.

Hastalığa bağlı olarak bazı beslenme sorunları gelişebilmektedir. Bunların arasında 

  • Sindirim ve emilim bozukluğu
  • Yetersiz Beslenme
  • Diyetle yetersiz protein alımına bağlı kas erimesi ve zayıflık meydana gelebilir.

Bu beslenme sorunlarını önlemek için;

  • Eğer hasta normal kilosunda ise günlük alması gereken enerji miktarı kilosunun koruyacak şekilde olmalıdır . 
  • Diyette protein kısıtlaması varsa proteinlerin enerji için kullanılmasını önlemek adına yüksek enerji verilmelidir ve günlük ihtiyacımız olan kalorinin büyük çoğunluğu (%50-60) karbonhidratlardan gelmektedir. 
  • Bunun yanında hastaların bağırsaklarında bozulmuş yağ emilimi olmasına karşın diyetin yağ içeriği azaltılır ve orta zincirli yağ asitleri tercih edilir (örneğin hindistan cevizi yağı )
  • Protein miktarına bakacak olursak karaciğerin fonksiyon gören dokularının onarımı ve kan proteinlerinin normal düzeyde tutulabilmesi için 70-100g/gün veya kilogram başına 1-1,5 g protein verilmesi gerekmektedir.
  • Kandaki potasyum düzeyi bu hastalarda azaldığı için diyette potasyumdan zengin besinler örneğin muz, patates, meyve suyu tercih edilmektedir.
  • Diğer yandan vücuttaki ödemi azaltmak adına idrar miktarına bağlı kalarak sıvı ayarlaması yapılır.
  • Sirozlu hastalarda kabızlık ve hemoroid oluşumunu önlemek için diyet posadan zengin olmalıdır.

Peki diyette sakıncalı besinler nelerdir? 

  • Kızarma ve kavurma pişirme yöntemi ile hazırlanan besinler
  • Gaz yapan besinler ( çiğ sebze ve meyve , kurubaklagil)
  • Acı biber
  • Alkol
  • Çay ve kahve tüketimi
  • Hayvansal yağlar

Tavsiyelerimiz neler ?

  • Uzun süre aç kalınmamalı ve az az, sık sık beslenilmeli
  • Uykusuz kalınmamalı
  • Ağır fiziksel aktiviteden kaçınmalı, hafif ve düzenli egzersiz yapılmalı
  • Alkol ve sigara tüketimi olmamalı
  • Stresten uzak durmalıdır.