D vitamini
Son zamanlarda adından sıklıkla bahsettirilen D vitamininin kemik sağlığının korunması dışında da birçok özelliği bulunuyor. Bu özellikler arasında; depresyon eğilimini azaltmak, kas fonksiyonlarının gelişmesine katkıda bulunmak, bağışıklık sisteminin baskılanmasını engellemek, ağız ve diş sağlığının korunmasına yardımcı olmak, kan kalsiyum değerlerinin optimal aralıkta durmasını sağlamak yer alıyor. D vitamininin bizlere sağlamış olduğu tüm bu yararlara bakacak olursak, özellikle ülkemizde D vitamininin salgılanmasını sağlayan ışınların gelmediği bu aylarda takviye kullanımına özen göstermemiz gerekir.
D vitamini steroid yapılı bir hormon olup, vücudumuzun güneşten gelen UVB ışınları ile teması sonrası kolesterol ile aktifleşerek üretilir. Bu nedenle de güneşin D vitamini sentezinde önemli bir yeri olduğu açık olarak görülür. Fakat Türkiye’ye kasım ile mayıs ayları arasında yeterli miktarda UVB ışını gelmemektedir. Bu durum, bizlerin bu aylarda D vitamini eksikliği yaşama ihtimalimizi bir hayli arttırır.
D vitamininin D3 ve D2 olarak iki farklı formu bulunur. D3 formu sadece hayvansal kaynaklarda bulunurken, D2 formu bitkisel kaynaklarda bulunabilir. 2016 yılında yapılan bir araştırmaya göre D3 formu D2 formuna göre %83 daha güçlü bir form. D3’ün bu özelliği onun kemiklerde en az 2-3 kat daha fazla depolanmasını sağlıyor. Aynı zamanda D2’ye göre vücutta aktif forma çok daha kısa sürede dönüşüyor. Bu nedenle de beslenme uzmanlarının ve hekimlerin D vitamini takviyesi olarak D3 formunu tercih ettikleri görülüyor. Fakat şöyle bir durum daha var ki, D3’ün de aktif forma dönüşebilmesi adına magnezyum takviyesi çok büyük önem taşır. D3’ün depo formdan aktif forma dönüşebilmesi magnezyum takviyesi ile alınması gerekir. Aynı zamanda D vitamininin böbreklerde depolanarak kemik ve dişlere gelmesini engelleyen bir durum daha vardır. Bu da K2 formu olarak alınmamasıdır. D vitamini, D3K2 formu olarak alındığında, K2’nin emilim metabolizmasındaki görevi sayesinde D vitamininin diğer dokulara geçişi sağlanır.
Tüm bu sebeplere bakıldığında D3K2 formunun D vitaminin referans değer aralığında olması adına kullanımını önerilmektedir. Peki D vitamininin referans aralığı nedir? Eksikliği nasıl anlaşılır? Bu sorulara cevap olarak kan tahlili sonuçlarındaki aralıklara bakmak yeterli değildir. Genel anlamıyla 30 ng/mL kan tahlillerindeki normal düzey olarak karşımıza çıkar. Fakat biz bu düzeyin 70-80 ng/mL aralığında olmasını isteriz. Bu nedenle de D vitamini düzeyini normal referans değerine yükseltmek adına; ihtiyacınıza göre damla, hap ya da ampul formunu kullanabilirsiniz. Bu noktada bir beslenme uzmanına danışmanız sizler için en sağlıklı tercih olacaktır.