Her daim genç ve sağlıklı olmayı zamana meydan okuyabilmeyi hepimiz isteriz! Peki beslenmemize dikkat ederek bunu sağlamak mümkün mü ?
Anti-aging beslenme ile yaşlanmayı mümkün olduğu kadar yavaşlatmak ve vücudun sağlıklı bir şekilde yaşlanmasını sağlamak beslenme ile mümkün.
Kelime anlamı olarak anti-aging “yaşlılığa karşı” anlamına gelmektedir.
Vücudumuz, hava kirliliğinden, stresten, yoğun çalışmaktan, masa başı işlerden ve düzensiz beslenme alışkanlıklarından dolayı daha hızlı yıpranır. Aylar ve yıllar geçtikçe, etkiler de artar. Hayat tarzı olarak benimsenen bir beslenme tarzı ile kaliteli yaşam süresi uzatılabilir. Bunun için;
Öncelikli olarak fizyolojik kontrollerin mutlaka düzenli aralıklarla yapılması gerekmektedir.
Bunun yanı sıra yiyeceğimiz besinlerin içeriği de oldukça önemlidir. Antioksidan içeriği yüksek besinleri tüketmek vücudumuzu serbest radikallerin neden olacağı olumsuz etkilerden korumaya yardımcı olur.
Vucuttaki asit –baz dengesini normal aralıklarda tutmak vücudun yaşlanma sürecini daha iyi kontrol etmemizi sağlar.. Vucudun asit-baz dengesi asiditeye yaklaşınca kanda taşınan oksijen miktarında azalma olur. Dokulara giden oksijen miktarı azalır ve bu nedenle yaşlanma hızlanmış olur.
Her besin grubundan yeterli miktarlarda , dengeli öğünler tüketerek yaşlanma sürecimizi yavaşlatırız. Yüksek alkali içeriğe sahip olan sebze-meyve grubuna beslenmemizde yeterli önemi verirsek bu dengeyi daha kolay sağlarız.
Dengeli beslenerek vücut ihtiyacından fazla enerji alımının da önüne geçeriz.
Günlük beslenmede yapacağımız bu küçük değişiklikliker ile yaşlanmayı yavaşlatabiliriz.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİREN SÜPER BESİNLER
Bağışıklık sistemini organizmamızın herhangi bir enfeksiyona karşı oluşturduğu koruma kalkanı olarak düşünebiliriz. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutarak hastalıklara karşı vücudumuzun daha dirençli ve sağlıklı olmasına yardımcı oluruz.
Yeterli ve dengeli beslenmek bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur.
Bağışıklık sistemini güçlendiren en önemli besinler ise ;
- Yoğurt ve Kefir; İçerisinde bulunan probiyotik bakteri sayesinde bağışıklık sistemi için oldukça yararlı olan yoğurt ve kefir aynı zamanda doğal antibiyotiktir.
- Sarımsak ve soğan ; Sarımsak ve soğanın içerisinde bulunan çinko, sülfür ve kükürt bileşimi bağışıklık sistemini güçlendirir, serbest radikallerin vücuttan atılımını arttırır.
- Brokoli, karnabahar, lahana ; İçerisinde barındırdığı E ve C vitaminlerini sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Zencefil; Kanı temizler, enfeksiyon azaltıcı etki göstererek bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Bal kabağı;İçirisinde bulunan A ve C vitaminleri, demir, potasyum ve antioksidan öğeler yardımıyla bağışıklık sistemini ve vücut direncini kuvvetlendirir.
- Kuşburnu, İçerisinde bulunan yüksek C vitamini sayesinde bağışıklığı destekler , antioksidan öğelerle enfeksiyonlara karşı vücudumuzu korur.
- Ekinezya: Gösterdiği antiviral aktivite sayesinde bakterilerin yayılmasını önler. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı bizleri korur.
- Yeşil Çay; İçerisinde bulunan kateşin ve polifenol antioksidan özellik göstermesi sebebi ile bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
- Turunçgiller ; İçerisinde bulunan C vitamini, karotenoidler, flavonoidler, glutatyon gibi enzimler bağışıklık sisteminin güçlenmesini destekler.
- Nar ; İçerisinde bulunan antosiyanin ve flavonoidler antioksidan özellik göstererek serbest radikallere karşı bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
- Keten tohumu ; Omega-3, Omega-6 ve Omega-9 yağ asitleri, yüksek oranda çözünür ve çözünmez lif, protein, lignanlar (kansere karşı koruyucu maddeler) içerir ve bu sayede bağışıklık sistemini güçlendirir.
C VİTAMİNİ NEDEN ÖNEMLİ
- Ciltte gençliği ve esnekliği destekleyen kollajen üretiminde görevlidir.
- Yaraların hızla iyileşmesine yardımcı olur.
- Güçlü bir antioksidan özellik gösterdiğinden vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerinden korur, kanser oluşumunu önler.
- Kanın pıhtılaşmasını engeller , kalp krizinden korur, damarların güçlenmesinde rol oynar.
- Karaciğerde kolesterolün parçalanıp safra asitlerine çevrilerek vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar.
- Demirin emilimini arttırarak demir yetersizliğinde ortaya çıkan anemi tedavisinin önlenmesine yardımcı olur.
- Diş eti kanamalarını engeller.
- Soğuk algınlığı, grip gibi hastalıklarda vücut direncini güçlendirerek hastalık bulgurlarını ve süresini azaltır.
- Vücudun savunma sisteminde görev yapan antikor üretimini çoğaltarak bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
- Kanı toksinlerden temizleyerek kurşun, civa, arsenik gibi ağır metallerin birikimini önler.
- Çocuklarda büyüme ve gelişmeye destek olur.
D VİTAMİNİ NEDEN ÖNEMLİ?
- D vitamini, güneş ışınları sayesinde %95 ‘i deride sentezlenir, kalsiyum ve fosforun bağırsaklardan emilmesini sağlar.
- D vitamini ,kalsiyum ve fosforun emilmesini sağlayarak özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklarda oldukça önemli bir yere sahiptir.
- D vitamini kemiklerin korunması ve yapımı için kalsiyumdan daha önemlidir
- D vitamini pankreasta insülin üreten hücrelerin insülin üretimini uyarır. Bu sebeple tip 2 diyabetin(şeker hastalığının) önlenmesinde ve tedavisinde yardımcı olmaktadır.
- Düşük D vitamini düzeyi kronik yorgunluğa ve depresyona neden olabilir. D vitamini eksik olduğu durumlarda yeterli miktarda takviye edilerek özellikle kış aylarında görülen depresyonu ortadan kaldırır.
- Kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını önler. Yapılan çalışmalarda özellikle prostat, meme ve kolon kanserinden koruyucu özelliği olduğu kanıtlanmıştır.
- Bireylerde D vitamini düzeyinin düşük olması obeziteye neden olmaktadır
- D vitamini Renin –Anjiotensin-Aldosteron sistemini inhibe ederek yüksek kan basıncını(hipertansiyonu ) önler, böbrek hastalıklarından korur, kalp damar hastalıklarına (koroner arter hastalıkları ) yakalanma risikini azaltır.
- D vitamini bağışıklık sistemi üzerinde oldukça önemli etkiye sahiptir. Bu nedenle D vitamini astım, romatoid artrit (iltihaplı eklem hastalığı ), Tip 1 diyabet, Chrohn hastalığı(iltihaplı sindirim sistemi hastalığı ) ve Multiple Skleroz (MS) gibi immune bozuklukların engellenmesinde ve tedavisinde etkin kullanılmaktadır.
Vitamin D Kaynakları: Karaciğer, balık( sardalya ve somon), kırmızı et, yumurta sarısı, balık yağı, tereyağı, süt, yogurt, peynir, tam tahıllı ekmek, mantar içerisinde en fazla vitamin D buşunduran besinlerdendir.